Sizin için bu konuyu her şeyden önce bir anne olarak, ardından bir eğitimci, bir yönetici ve bir kurum sahibi olarak çok yönlü bir bakış ile ele aldım. Sonra da bir değerlendirme listesi hazırladım ki okul arayışınızda kriterlerinizi ve sunulanları kolaylıkla eşleştirebilin. Değerlendirme listesi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Tüm bunların yanında bir de belediyelere bağlı olarak çalışan çocuk kulüpleri ve devlet okulları kapsamında çalışan bağımsız anaokulları da bulunmaktadır.

Okul binasına giriş itibariyle yukarıda belirtilen içerikleri taşıyan okula ve bağlı olduğu resmi kuruma ait tabelalarına, ruhsat belgelerine öncelikle dikkat etmek gerekmektedir. Maalesef Türkiye’de ismi taşıyan ama ruhsatsız çalışan pek çok sözde okul ve kurum bulunmaktadır.

Bu araştırmadan sonra, okul öncesi eğitim kurumu seçimi yapan velilerin çocukları için sağlanan fiziksel donanım, beslenme ve sağlık koşulları, eğitim olanakları gibi çok yönlü yaklaşımlarını da netleştirmeleri gerekmektedir. Bazı veliler sadece okulun konumuna, bazı veliler sadece fiziksel olanaklara ve beslenmeye, bazı veliler zorunlu olarak maddi koşullara, bazı veliler ise eğitim içeriklerine dikkat etmektedir. En doğrusu ise okulun konumu, fiziksel olanakları, hem gelişim hem eğitim adına sunulanlar, eğitim ve yönetim kadrosunun uzmanlığı ile bütünsel bir yaklaşımın varlığı titizlikle irdelenmelidir.

Okulun Konumu:

Okul çocukların ve velilerin özellikle zaman açısından ve kış şartlarına göre ulaşımı için kolaylıkları olan yerde olmalıdır. Anne, baba ya da büyük ebeveynlerin oturdukları yerlere yakınlığını öncelikle dikkate almak önemlidir. Bu durum hem zaman tasarrufunu, hem etkin iletişimi hem de güne uykusuz ya da yorgun başlamamayı beraberinde getirmektedir.

Bununla birlikte okul içerisinde sağlık hizmeti, revir, hemşire ya da doktor yok ise yakınında tıp merkezi, poliklinik ya da hastane gibi acil durumlarda ulaşılabilecek yerlere yakın olmalıdır. Aynı zamanda okulun sanat, spor ve bilim merkezlerine; doğa, park ve bahçelere yakınlığı da önemli bir detaydır.

Fiziksel Koşulları:

Konuyu

  1. Yeterlilik ve Donanımlar
  2. Temizlik ve Hijyen
  3. Güvenlik olarak üç başlıkta inceleyeceğiz.
  1. Yeterlilik:

Kurumun çocuklar için bağımsız bahçesi, mevcut çocuk oyun alanları, bağımsız ya da geniş uyku odaları, sınıfları,  yemekhanesi, oyun alanlarının içerisinde yeterli, kaliteli ve yaş gruplarına uygun oyuncak ve materyal olup olmadığı, bununla birlikte bir de çalışana değer veren kurumlar için de öğretmenler için sunulan olanakları, personel ve öğretmen odaları, dinlenme bölümleri, dolapları, gereksinim duyabilecekleri materyallerin varlığı gibi kapsamlı bir değerlendirme yapmalıyız.

Bunlara örnek verilirse şimdilerde çok popüler diye sözde Montessori ya da STEM eğitimi yapan ama uygun materyalleri ve fiziksel koşulları sunamayan, sözde hijyene önem veren ama yeterli temizlik malzemesi bile bulundurmayan, sözde sağlıklı beslenme diyen ama çikolatalı, şekerli ya da bol karbonhidratlı öğünleri sunan, sözde öğretmene değer veren ama asgari ücretten bile düşük ücretlerle çalıştıran, eğitim materyali bulundurmayan ve uygun koşulları yaratmayan nice kurumları bu açılardan değerlendiriniz.

  1. Temizlik ve Hijyen:

İlk çocukluk çağındaki özellikle sosyal ortamlara yeni girmeye başlayan, toplu yaşama adapte olmaya çalışan çocuklarımız için en önemli hususlardan biridir kurumun temizliği ve hijyeni. Bu konuda dikkat etmemiz gerekenler arasında toplu yaşam alanları, tuvaletler ve yemekhane öncelikle vereceklerimiz arasında olmalıdır.

Ardından plastik ve peluş ürünlerin, oyuncakların varlığı, zeminin yapısı varsa halısı, rafların, kapı ve merdiven gibi tutacakların temizliği gibi detaylar incelenmelidir. Yaşam alanlarında ve sınıflarda doğal havalandırılmanın bulunup bulunmadığı ve yeterliliği de dikkate alınmalıdır.

Bununla birlikte kurumun aylık ilaçlama ve dezenfekte için çözüm ortağı bir firma ile anlaşması olup olmadığını da kontrol ediniz. Sağlıklı bir ortam sunmak ve bulaşıcı hastalık riskine en aza indirgemek için bu tedbirlerin alınması şarttır.

  1. Güvenlik:

Okul kapısından giriş itibari ile binalara yakınlığı, duvarların, çitlerin yüksekliği, kapıların emniyeti, kameralı güvenlik sistemlerinin varlığı dikkate alınmalıdır.

Bununla birlikte bina içerisinde de bir takım güvenlik önlemlerinin alınıp alınmadığı da kontrol edilmelidir. Kapıların stoperları, pencere kilitleri, kısmi açma zincirleri, merdiven varsa kaydırmazları, aralardaki iniş kapıları, kalorifer peteği korumalıkları, ıslak zeminlerin kaydırmazlar, mobilyaların köşe koruyucuları, prizlerin emniyetleri gibi pek çok unsurda detaylı bir inceleme yapmalıyız.

Aynı zamanda dikkat etmemiz gereken çocuklara izole bir ortam değil sınırlı risk alabilecekleri, emniyetli olma ve sınırları keşfedebilecekleri özgür oyun (kaydırak, oyun evleri, rampalı yollar, duyu panelleri gibi) donanımlarının varlığını da önemsemeliyiz. Çünkü keşif döneminde aşırı korumacı tavır ve çok izole edilmiş ortamlar sosyal becerilerin, girişimciliğin, kendini ifade etmenin bile önüne geçebilmektedir. Bu konuda desteği kurum personeli, öğretmenleri bir arada vermektedir. Yaklaşımda da ortak bir dil belirlemek gerekmektedir.

Beslenme: Maalesef Türkiye’deki pek çok kurumda beslenme konusunda bilinç tam gelişmemiştir.  Ülkemizde zengin bakliyat çeşitleri, süt ve süt ürünü, organik üretim alanları olmasına rağmen bazen kurumların bilgisizliği bazen de maddi çekinceler nedeniyle farklı beslenme politikaları sunulmaktadır.

Öğünler, içerikleri, sağlıklı atıştırmalıklar konusunda gereken özenin gösterilmesi çok önemlidir. İlk çocukluk dönemi beslenmesi için gereken kalori miktarları, günlük alınması gereken besinler, yemeklerin pişirilme şekilleri, atıştırmalıkların çeşitleri ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Veliler ise takip edilebilir tarım ürünleri tedariği, paketli / hazır ürün kullanımı, yemeklerin içerikleri, miktarları, çeşitleri, şeker ve tatlandırıcılara kurumun bakışı gibi konuları da değerlendirmelidir. Hele ikindi saatlerinde pasta, poğaça gibi atıştırmalıklardan ve genel olarak şeker ve karbonhidrat ağırlıklı beslenme konusundaki tutumdan kaçınılmalıdır. Sağlıklı beslenme bilinci çok küçük yaşlarda başladığı için aslında bu hassasiyet eğitimin de bir parçasıdır.

Sağlık: Yaşam alanlarında sağlanan temizlik ve hijyen konusunda hassasiyetin dışında bir de sağlıklı yaşamı sağlayan destek hizmetlere önem verilmelidir. Bulaşıcı hastalıkları en aza indirgeyen koşulların sağlanıp sağlanmadığı, kurumda revir hizmetinin verilip verilmediği, yoksa bile en azından ilk yardım eğitimi alan personelin olup olmadığı, ilk yardım malzemelerin bulunup bulunmadığı, varsa çocuğun içeceği ilaçlar konusunda reçete istemenmesi, gün içerisinde çocuğun kullanması gereken zamanlarına dikkat etme, kayıt sırasında alerji – sağlık geçmişi gibi verileri alma ve uygulamada hayata geçirme, acil durumlarda ulaşılacak veli iletişim bilgilerinin eksiksiz alınması gibi çok yönlü içeriğin sağlanması gerekmektedir.

Aynı zamanda çocuklara,  velilere ve tüm çalışanlara sağlıklı yaşam konusunda bilgilendirme seminerleri yapılması, etkinlikler düzenlenmesi de ortak tutum geliştirmek için son derece önemlidir.

Eğitim: Geçtiğimiz yıllara nazaran eğitim bakışı ve bilinçli yaklaşım daha da artmaktadır, bu konuda umutlanmaktayım. Önceden bakım evi düzeni pek çok veli için yeterli görülebilirken şimdilerde çocuklarımız için sunulan eğitim içeriği, eğitim ortamı, eğitmenleri ve yaklaşımları uzun uzun konuşabilmekteyiz.

Artık çocukların sadece gelişim ve büyümeleri değil sosyal becerileri, dil becerileri, sanat bakışı, okula ve hayata hazırlık çalışmaları gibi pek çok alan konusunda beklenti duyulması eğitimciler adına sevindiricidir.

Buna karşıt olarak sadece eğitimi var gibi sunan, eğitim içerikleri ve ilgili eğitimin temelleri hakkında bilgi sahibi olmayan, eğitmenleri için yeterli bilgi ve desteği bünyesinde barındırmayan pek çok kurum da türemektedir. Artık popüler diye sunulan eğitimler, aslında ilgili yaş grubuna uygun olmayan ama yapmış olmak için sunulan türlü etkinlikler, zorlayıcı ve baskılayıcı dersler, gitmiş olmak için gidilen geziler… ve daha niceleri. Bunu tam anlamıyla vitrin çalışmalar, göz boyama, eğitimi ticari kaygılar ile şekillendirme olarak görmekteyim.

Çocuk doğası gereği keşfetme ve öğrenme merakı taşırken, veliler de bu bilinç ile yaklaşırken çocuklarımızı erken çocukluk eğitimi hakkında bilgi sahibi, bu alanda eğitim almış, eğitim sunmuş, mümkünse bir danışma ve bilim kurulu ile hareket eden kurumlara emanet etmeyi doğru buluyorum.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer unsur da velinin de çocuğun da sunulan eğitim ile ortak paydada buluşabileceğini öngörmesi gerektiğidir. Çocuğunuz için temel koordinasyonu çalışması gerekirken sürekli masa başı etkinliklerde bulunması,  keşfetme ve öğrenmeye bu kadar açıkken sınırlı bir süre, sınırlı bir alana adeta hapsolması, gününü aynı ortamda geçirmesi,  sanat eğiliminde iken ardarda dil ya da matematik becerisi sunan eğitimlere katılması… gibi yanlış yönlendirme ve tutumlardan uzak durulmalıdır.

Tüm gelişim alanlarını destekleyen, eğitim programlarını bu gelişim alanlarına ve yaş özelliklerine göre şekillendiren, eğitimcilerini bu yaklaşım ile seçen, bu alanlar için yeterli sınıf malzemesi, zengin içerik sunabilen kurumları tercih etmek, eğitimin ilk adımını sağlam atmak demektir.

Okul “Ayşe’nin kızı orada mutlu, Ahmet’in torunu orada iyiymiş..” gibi çıkarımlar ile seçilmez. Okul sizinle ortak dili konuşuyor ise, çocuğunuz ile uygunluğunu varsayıyor iseniz gerçek bir eğitim kurumudur. Elbette çocuğunuzun okuldaki mutluluğu, istekli gitmesi gibi durumlar size bilgi verir ama tek başına asla yeterli değildir. Eğitim katıldığı etkinlikler konusunda aldığınız geribildirimler, çocuğun dile getirdikleri, ay ay takip edebileceğiniz ilerleyişi ile size ışık tutar, yeterliliği hakkında fikir verebilir.

Psikolojik Destek:

İlk çocukluk döneminde sunulan rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri de Türkiye’de yeni yeni şekillenmeye başlamaktadır. Bu alanı ben bir üçgen içerisinde ele alacağım. Çocuk için, veli için ve kurum çalışanları için.

Uzmanın psikolojik süreçler ile ilgili bilgi ve deneyimi bu hizmeti esas kılmaktadır. Çünkü psikolojik, bilişsel, davranışsal, kişisel ve sosyal gelişimlerine eşlik etmekte ve bu süreci gözlemleyerek uygun tespit ve yönlendirmeleri yapmak ancak yeterli bilgi ve deneyim ile sağlanabilir.

Çocuk için uygun tespit ve yönlendirmeyi yapmanın yanında, kurum çalışanları ve veli ile de bu yönlendirmeye uygun yaklaşımı çalışmak, yürünecek ortak yolu belirlemek gerekmektedir.

Doğru başlangıcı ve ilerlemeyi yapmak için okula uyumdan itibaren bu desteği almak hem çocuk hem de veli için son derece önemlidir.

 Anne ve babanın çocuğunu yetiştirirken de psikolojik desteğe gereksinim duyabileceğini, bu destek ile kendisini daha güçlü hissedebileceğini de unutmamalıyız.

Bunun yanında öğretmenin, eğitimcinin ve kurum çalışanlarının da yönlendirmelere, bilgilendirmelere gereksinim duyacağı şüphesizdir.

Okul seçiminde bu alanda çalışan bir personelin varlığını, varsa yetkinliğini, yaptıkları çalışmaları, sundukları eğitimleri ve seminerleri de, bünyesinde psikolojik danışma desteği barındıran  bir kurum değilse bile en azından bu alanda bir çözüm ortakları olup olmadığını, yönlendirdikleri yerlerin ve kişilerin yetkinliklerini değerlendirmeliyiz.

Leave a Reply

Your email address will not be published.